Bir otomobilin performansını
düşündüğümüzde ilk olarak aracın beygir gücü, torku ve 0-100km hızlanma
değerleri gözümüzün önüne gelir.
Fakatsürücü aracı kontrol edemedikten sonra istediği
kadar güçlü olsun bir önemi kalmaz. Otomobil üreticileri
artık 4zamanlı motorlar konusunda usta oldular ve aracın performansını arttırmak
üzere süspansiyon sistemlerine yöneldiler.
Otomobildeki süspansiyon
sisteminin amacı, lastiklerle yol arasındaki sürtünmeyi maksimum
yaparak, sürüş stabilitesini optimumseviyeye çıkartmak
ve kusursuz dönüş yapılabilmesini sağlamaktır.
Bu araç içinde seyahatedenlerin güvenliği ve rahatı için birincil dereceden önemlidir. Eğer
yollarımız kusursuzdüzlükte olsaydı, süspansiyon sistemlerine bu kadar
fazla ihtiyaç duyulmazdı. Ama özellikleTürkiye’deki yolların durumunu hepimiz biliyoruz ve
hiç olmadık bir yerde büyük bir çukura düşebiliyoruz. Tabi bu durumlarda araç zarar görmekle kalmıyor, olası bir kazaya da
davetiye çıkarılmış oluyor.
Newton’un hareket kanunua
göre bütün kuvvetlerin yön ve büyüklük bileşenleri vardır.Tekerlek bir
tümsekten geçerken, yukarı yönde bir ivmelenme söz konusudur. Bu ivmelenme
neticesinde eğer süspansiyon olmasa aracın yerle bağlantısı kesilerek son derece
stabil olmayan bir durum oluşacaktır. İşte bu noktada süspansiyonun yukarı
ivmelenmeyi absorbe edip tekerleğin yol ile olan bağlantısını
sürdürmesini sağlaması gerekmektedir.
Süspansiyon
Sistemini Oluşturan Kısımlar
· Şasi – otomobilin motoru ve diğer parçalarını üzerinde barındıran
ana kafes yapıdır.
·
Süspansiyon Sistemi – Süspansiyon sistemi şasiye bağlı olup,
oluşan enerjileri absorbe ederek şasiye iletilmesini mümkün
olduğunca azaltmayı hedefler.
·
Direksiyon Sistemi – Sürücünün arabayı kontrol edebilmesini sağlayan mekanizmadır.
·
Tekerlekler ve Lastikler – Yol ile teması ve aradaki sürtünme kuvveti ile
aracın hareketedebilmesini sağlayan birimlerdir.
Süspansiyon
Sisteminin Parçaları
1.
Yaylar
Tekerlekler hariç aracın bütün yükünü üzerlerinde taşırlar. Esnek yapıları
sayesinde tekerleğin tümseklerde şasiye yaklaşıp, çukurlarda şasiden
uzaklaşmasına izin vererek sarsıntıların hissedilmesini en aza indirirler.
Yay
Çeşitleri Şunlardır;
·
Yaprak yaylar
·
Helisel yaylar
·
Burulma çubuklu yaylar
·
Pnömatik(hava yastıklı) yaylar
·
Hidro pnömatik yaylar
Yaprak
Yaylar
Genellikle kamyon ve
eski tip otomobillerde kullanılır. Yay çeliğinden üretilen bu yapraklar üst
üste konularak kelepçelerle sabit turmaları sağlanır. Boyları birbirinden
farklı, yaprakların üst üste dizilmesiyle oluşturulan bu sistem genellikle ağır
yük taşımacılığı yapan araçlarda kullanılır. Parçaların tümü, bir merkez
cıvatasıyla birbirine bağlanır. Ana yaprağın her iki ucu kıvrılarak ön dingile
ve askı sistemlerine bağlanır.turulur. Yaylanma sırasında yay yaprakları
birbiri üzerine sürtünerek kayma yaparlar, sürtünmenin en aza indirilmesi
yaprakların ömrünü uzatır. Yapraklar birbiri üzerinde kayma yaparak yaylanması
sağlarlar ve dikey ivmelenmeden oluşan enerjiyi absorbe ederler. Günümüzde
artık neredeyse hiç kullanılmayan bu sistem, en verimsiz süspansiyon
sistemlerinden birisidir.
Binek arabalarının ve yolcu otobüslerinin askı sistemlerinde kullanılır.
Yuvarlak kesitli yay çeliğinden yapılmış çubukların ısıtıldıktan sonra kalıplar
üzerine sarılmasıyla şekillendirilir. Uçları yay tablasına düzgün olarak
oturacak şekilde yapılır. Her aracın ağırlığı farklı olduğundan yay çapı ve
bakla sayısı buna göre üretilir. Helisel yaylar, ön askı sisteminde alt ve üst
salıncaklar arasına bağlıdır. Helisel yaylar, kırıldığında veya esnekliğini
kaybettiğinde yenileriyle değiştirilir. Bunun dışında herhangi bir bakıma gerek
yoktur.
Burulma
Çubuklu Yaylar
Pnömatik(hava
yastıklı) Yaylar
Pnömatik yaylar, havalı askı
sistemlerinde kullanılır. Her tekerde yay yerine hava yastığı bulunur.
Genellikle yolcu otobüsleri, kamyon gibi basınçlı hava sistemi bulunan ağır
taşıma araçlarında kullanılır. Hava yastığı, koruyucu bir kap içinde hava ile
şişirilmiş lastik körükten meydana gelir. Aracın bütün ağırlığı bu hava
yastıklarına biner. Hava yastıkları, araç kompresöründen gelen basınçlı hava
ile şişirilir. Sistemde bulunan seviye ayar supabı, kasa ile dingil arasındaki
mesafenin her konumda eşit kalmasını sağlar. Seviye ayar supabının komuta kolu
dingiller ile irtibatlıdır. Araç yükünün fazla olması halinde kasa yastıklar
üzerine oturup dingillere yaklaşmak ister. Yastığın çökmesiyle komuta kolu,
seviye ayar supabını etkileyerek yastıklara dolan havanın basıncının artmasını sağlar.
Yastıklar, kasa ile dingil arasında ayarlanmış mesafeye gelene kadar şişer.
Araç yükünün azalması halinde hava yastıkları serbest kalarak dingil ile kasa
arasındaki mesafeyi açmak ister. Bu durumda da komuta kolu, seviye ayar
supabını ters yönde etkileyerek yastık hava basınçlarını gerektiği kadar
düşürür. Havası indirilen yastıklar, kasa ile dingil arasındaki ayarlanan
mesafenin sabit kalmasını sağlar. Komuta kolu, seviye ayar supabı ile birlikte
çalışarak araç yükünün artması halinde hava yastıklarına basılan havanın
basıncını arttırır. Yük azalması halinde yastık hava basınçlarını düşürülür.
Sonuç olarak dingil ve kasa arasındaki mesafe her zaman sabit tutar.
Süspansiyon sistemini şu ana kadarki kısmıyla düşündüğümüzde bir fırlatma
mekanizmasından farklı olmadığını göreceksiniz. Çünkü yaylar üzerlerine gelen
yükü yumuşatarak tersi yönde iletme görevini üstlenirler. Yani tümsekten geçen
araçta tekerlek şasiye yaklaşır ve yay iyice sıkışır, yay eski haline dönerken
büyük bir kuvvetle tekerleği geri iter ve yukarı doğru seken araç yerçekimiyle
tekrar yere konar ve yayı sıkıştırır. Bu salınımlar hiç durmadan devam eder.
İşte bunun olmasını engelleyen sadece ufak bir parçadır. Süregelen salınımları
absorbe ederek yok eden bu parçaya amortisör adı verilir.
Günümüz araçlarının tamamında boru
amortisörler kullanılır. Bu amortisörler tesir yönünden ikiye ayrılı bunlar;
tek tesirli ve çift tesirlidir. Tek tesirli amortisörler, açılma veya kapanma
halinden yalnız birinde görev yapar diğerinde serbesttir. Çift tesirli
amortisör ise hem açılma ve hem de kapanma halinde görev yaparlar ve en çok
kullanılan amortisör tipi de budur.
Amortisör üzerine yük bindiğinde
kapanmaya zorlanır. Bu sırada amortisörün kapanmaya başlamasıyla beraber ucunda
piston olan amortisör mili, içi hidrolik yağ ile dolu silindir içinde aşağı
doğru ilerlemeye çalışır. Fakat sıvıların sıkıştırılamaz prensibine bağlı
olarak, hidrolik sıvı yer değiştirir. Pistonun baskısı devam ederken, hidrolik
sıvı pistonun ucundaki çift yönlü sübaplı küçük deliklerden dışarı çıkmaya
çalışır. Bu sayede amortisör yavaş yavaş kapanır ve üzerine etkiyen basıncın
büyük bir kısmını hidrolik sıvının sürtünme kuvveti olarak absorbe eder.
Amortisör ters yönde yüklendiğinde yani açılmaya zorlandığında ise, piston
üzerindeki çift yönlü sübaplı deliklerden sıvı tekrar alt tarafa dolmaya
çalışır ve yavaşça amortisör genişler. Sonuçta gerek genişleme gerek sıkışma
olsun, amortisör içerisindeki pistonun hareketi yavaşlatılarak iletilir.Bu da
tekerleğin salınım hareketinin ve titreşimlerin mümkün olduğunca kısa sürede
yok edilmesini sağlar.
3. Askı
Sistemleri
Askı sistemleri sabit ve serbest askı
sistemleri olarak ikiye ayrılır;
Sabit
Askı Sistemi
Bu sistemde dingil her iki tekerleği birbirine bağlar. Yani bir tekerlek
üzerine gelen kuvvet ve oluşan titreşim diğer tekerleği de etkiler.
Titreşimlerin fazla olması oldukça konforsuz bir sürüşe neden olmaktadır. Fakat
buaskı sistemini meydana getiren parça az ve sistem basit olduğundan darbe
dayanımı ve ömrü daha uzundur. Bu nedenle ağır taşımacılık yapan araçlarda sık
kullanılan bir sistemdir.
Serbest
Askı Sistemi
Binek arabaların tümünde ön askı sistemi olarak kullanılır, bazı araçlarda
arkada da serbest askı sistemi kullanıldığı görülür. Bu sistemde süspansiyonlar
birbirinden bağımsız olarak çalışırlar. İki tekerlek arasında doğrudan aks
bağlantısı bulunmadığından, sağ ve sol tekerleklerde süspansiyon mekanizmaları
bağımsız olarak çalışır ve çok daha konforlu bir sürüş sağlanmış olur. Yaysız
kütle az olduğundan ve aşağıda tutulabildiğinden lastiklerin yol tutuşu çok
iyidir ve titreşimler çok daha iyi absorbe edilebilir. Fakat bu sistemlerde
tekerlekler çok hareketli olduğundan ve birbirleri ile bağlı olmadıklarından
yanal kuvvetlere dayanıklılıkları daha az ve aşınmaları daha kolaydır. Fakat
binek otomobillerde bu sistemin kullanılması rahat bir sürüş ve konfor için
olmazsa olmazlardandır. En çok kullanılan serbest askı sistemi MacPherson
sistemidir.
4.
Denge Çubukları
5.
Rotiller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder